Tunceli’nin kırsal kesimlerinde gezen şüpheliler, kendileri tarafından eski kağıt sayfalarına çizilen haritaları köydeki bazı kişilere göstererek, bölgede çok sayıda altın ve tarihi eser olduğunu söyledi. Bu söylenti kısa sürede tüm köyde duyuldu.
Şüpheliler kendilerine inanmayan bazı köylüleri de yanlarına alarak ellerindeki haritada işaretli notları onlara kazdırdı. Kazılarda küp içerisinde heykeller çıktı. Şüpheliler, kazıya katılanları, yurt dışında olduğunu belirttikleri sözde papazın heykelleri satın alacağını ifade ederek görüntülü görüştürdü.
Sözde papaz, heykelin Türkiye’de satışının sıkıntı olacağını belirterek, bunları yurt dışında yüksek miktarla alıp, satacağını söyledi. Heykelleri yurt dışına çıkışı için köylülerden yaklaşık 50 milyon TL toplandı. Kazıya katılanlar daha sonra dolandırıldıklarını anlayarak jandarmaya şikayette bulundu.
ÖZEL EKİP OLUŞTURULDU
Şikayet üzerine İl Jandarma Komutanlığı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube ekipleri, özel ekip oluşturdu. Cumhuriyet Başsavcılığının talimatıyla 3 aylık yapılan teknik ve fiziki takiple şebeke üyelerinin kimlikleri tespit edildi.
Tunceli, İstanbul, İzmir, Diyarbakır, Mersin, Bingöl, Batman, Bitlis ve Gaziantep’te düzenlenen operasyonda 25 şüpheli gözaltına alındı. Şüphelilerin adreslerinde ise çok sayıda heykel, küp, sim kart, yüklü miktarda para ve silah ele geçirildi. Tunceli’ye getirilen şüpheliler, jandarmadaki işlemlerinin ardından şüpheliler adliyeye sevk edildi.
UZMAN İSİMDEN ŞOKE EDEN AÇIKLAMA
Konuyla ilgili görüşlerini aldığımız ancak ismini vermek istemeyen bir kişi “Bu işin zemin çalışması en az 6 ay önce yapılır. Dolandıcı hangi köyü gözüne kestirmişse bir kaç arkadaşıyla oraya gider. Kimseye görünmeden çukurlar açarak altın süsü verilmiş heykelleri ve tarihi eser niteliğindeki altın paraları buraya gömer ve üstünü toprakla kapatır.
6 ay ya da daha uzun süre sonra köye geri dönerler. Köyün ağasıyla görüşürler. Ellerindeki haritayı bir papazdan aldıklarını söyleyerek milyonlarca liralık hazineden bahsederler. Ağa tüm köyün erkekleriyle dolandırıcıların gösterdikleri yere gider. Bir dolandırıcı ‘harita burayı işaret ediyor’ diyerek aylar önce heykeli gömdükleri yeri gösterek ‘burayı kazın’ der.
Üzerinde ot bitmiş olan toprağı bir köylü kazmaya başlıyor. Bir süre sonra da küpü bulur. Dolandırıcı tuzaklı olabilir diyerek testiden içeriye elini sokarak, 1 heykel ve 3 adet altın paraları küpün içinden çıkartır. Hemen ağaya dönerek. ‘Bizde yanlış olmaz ağam. Bunlardan biri bana, biri sana, diğerini de bu arkadaşa verelim. Bu arkadaş tanıdık kuyumcunuza gitsin. Altını bozdursun. Onunla da yemek alsın hep birlikte yiyelim’ der. Altını bozduran kişi, geri döndüğünde kuyumcunun altını nereden bulduğunu sorduğunu ağasına söyler.
Gerçek altınla alınmış yemek yenirken dolandırıcılar hem ağanın hem de tüm köylülerin güvenini kazanır. Bir dolandırıcı diğer yerleri göstermek için papazın yanına gidilmesi gerektiğini söyler. Diğer bir arazide ki noktayı kazıp bir hazine daha buldurur. Kısa yoldan zengin olma hayali kuran köylü eldeki avuçtaki tüm parasını bu kişilere bir kaç gün içinde getirir. Ağanın 3 adamıyla birlikte İstanbul’a giderler. Arka kapıdan çıkışı olan hana giren dolandırıcılar, köylülere ‘burada bekleyin’ diyerek kayıplara karışır” dedi.
